Ortadoğu’da siyasal islamın ve İhvan’ın yıldızı söneli aslında epey oluyor. Geçtiğimiz on yıl boyunca Batı’nın Ortadoğu’da kurmaya çalıştığı islami düzenin pulları tek tek döküldü. Önce Rusya’nın desteği ile Suriye’deki ABD yanlısı Işid ayaklanması geriletilirken, bunu Mısır’da İhvan’ın iktidardan indirilmesi ve partinin yasal yaptırımlarla karşılaşması hamlesi takip ediyordu. Ardından Tunus’ta siyasal islamcı Nahda’nın iktidardan uzaklaştırılması adımı gelmişti. Şimdi bu sürece bölge ülkelerinin Baasçı Suriye ile diplomatik ilişkileri tekrar tesis etmeleri de eklenmiş durumda.
Birkaç gün önce ise siyasal islam önemli bir başka hasar daha aldı. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın Tunus’u ziyaret ettiği gün, Nahda lideri Gannuşi gözaltına alındı. Hareketin tüm ofisleri de kapatılmış bulunuyor. Görünen o ki, Tunus’ta 2014 ve sonrasında giderek iktidardan el çektirilen Nahda hareketi, Mısır’daki kardeş partisinin, İhvan’ın kaderini paylaşmak üzere.
Ortadoğu tarihi değişiyor. Suriye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile tekrar diplomatik ilişkiler kurmaya başlaması da bölgede artık yeni bir dönemin hazırlıklarının yapıldığına ve yeni güç dengelerinin oluştuğuna işaret ediyor. Nitekim on yıl öncesinde ABD ve Batı dünyasınca “persona non grata” sayılan Suriye lideri Beşar Esad, geçtiğimiz Mart ayının ortasında Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret etti. Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan da bugünlerde Şam’da ağırlanıyor. Suriye’nin tekrar Arap Birliği’ne alınması da tartışılan meseleler arasında. ABD’nin tepkisini çeken, İran ile Suudi Arabistan arasındaki Çin Halk Cumhuriyeti destekli anlaşma ise, Ortadoğu’daki yönetimleri açısından meselenin Suriye’den ibaret olmadığını gösterir nitelikte.
Bununla birlikte, Türkiye etrafındaki bu yeni tarihi sürece henüz dahil edilmiş değil. Buna dahil olmak isteyip istemediği de çok tartışılır. Türkiye için tarih on yıl öncesinde, Suriye’de islam cephesi açma fikri ve mücadelesinde donmuş bulunuyor. Peki, Suriye’ye karşı bölgede esen ılık rüzgar İdlib’teki Türkiye destekli siyasal islamın, El-Kaide emirliğinin buzunu çözülecek mi? TSK Suriye’nin laik rejimi karşısındaki duruşunu sürdürecek mi?
Türkiye ve Suriye on yıl boyunca aynı tarih ve savaşı yaşadılar. Tabii önemli bir farkla: Laik Baas rejimi ile AKP düzeni bu savaşı iki karşıt cephede yaşadılar. Suriye ordusu islamcı ayaklanmaya karşı Arap Kemalizmi sayılabilecek Baasçılık adına savaşırken; TSK, AKP adına Suriye’de islamcı hareketlerin yanında saf tuttu. Şimdi Suriye’de islam savaşları epizodunun sonuna yaklaşılıyor. Ortadoğu’daki gelişmeler Suriye’nin kuzeyinde dondurulmuş bulunan islamcılığın yükünün Türkiye açısından giderek ağırlaştığına işaret ediyor. Zaman AKP açısından daralıyor. Ortadoğu’da siyasal islamın yaprakları tek tek dökülürken, bölge ülkeleri arasında Suriye’de, sahada, siyasal islamı temsilen tek bir güç kalmış durumda: Türkiye. İslamcılıkta ısrarı terk edip Suriye topraklarını Suriye’ye bırakmanın zamanı gelmiş görünüyor.