Bakan Güler, Türkiye’nin Suriye ordusuna eğitim verdiğini ve İsrail’le çatışmasızlık için koordinasyon sağlandığını açıkladı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye’nin Suriye’deki askeri ve siyasi varlığına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Güler, Suriye’de konuşlanmış birliklerini geri çekme tartışmalarının ‘çok erken’ olduğunu belirterek, geri çekilmenin ancak Suriye’de ‘barış ve istikrarın sağlanması, terör tehdidinin ortadan kalkması ve sınır güvenliğinin tam olarak temin edilmesiyle’ mümkün olabileceğini söyledi. Güler ayrıca, Suriyeli mültecilerin “onurlu geri dönüşü” gerçekleşmeden bu konunun yeniden değerlendirilmeyeceğini vurguladı.
Reuters’ta yer alan habere [1] göre Bakan Güler, Türkiye’nin Suriye ordusuna askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti verdiğini açıkladı. Türkiye’nin, Suriye’nin savunma kapasitesini artırmak için adımlar attığını söyleyen Güler, bu çerçevede Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed eş-Şara) yönetimini desteklediklerini dile getirdi.
Askeri eğitim desteği neyi kapsıyor?
Türkiye, Suriye’de HTŞ öncülüğünde kurulan ‘geçici yönetimin’ talebi üzerine, Suriye ordusunu eğitmek amacıyla ülkenin kuzeyinde bir askeri eğitim üssü kurmayı gündemine almıştı. 9 Mart’ta Ürdün’de yapılan toplantıya Türkiye, Irak, Lübnan ve Ürdün’den yetkililer katılmış, görüşmelerin ardından geçici hükümetle koordineli şekilde bir “ortak operasyon merkezi” kurulması konusunda mutabakata varılmıştı.[2]
Bakan Güler, bahse konu askeri destek ve eğitimlere yönelik detay paylaşmadı.
Reuters’in haberinde, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşasına katkı sağlama ve milyonlarca Suriyelinin geri dönüşünü kolaylaştırma sözü verdiği; ayrıca Batı’nın Şam’a yönelik yaptırımlarının hafifletilmesi konusunda diplomatik çabalarda bulunduğu aktarıldı. Haberde ayrıca, İsrail’in Suriye’nin güneyine gerçekleştirdiği son hava saldırılarının ardından Türkiye ile İsrail arasında “çatışma önleme mekanizması” kurma yönünde teknik görüşmeler yürütüldüğü belirtildi. Bakan Güler, bu temasların askeri kazaların önlenmesine yönelik olduğunu ve “normalleşme anlamına gelmediğini” vurguladı.
Suriye’de Türkiye-İsrail gerilimi
İsrail, Esad yönetiminin düşmesinin ardından Suriye’de Golan Tepeleri’ni de kapsayan yeni tampon bölgeler oluşturmuş ve Suriye’nin askeri kapasitesini zayıflatmak amacıyla saldırılarını yoğunlaştırmıştı. 2 Nisan gecesi Şam, Hama ve Humus’a yönelik hava saldırılarında T4 üssü gibi kritik askeri noktalar hedef alınmıştı. Bu saldırılar, İsrail’in Türkiye’ye mesaj vermeye çalıştığı şeklinde yorumlanmıştı.[3]
Gerilimin tırmanması üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 4 Nisan’da Brüksel’de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye’de İsrail ile çatışma istemediğini belirtmiş ve bölgesel istikrar için işbirliğine açık olduklarını vurgulamıştı. Aynı gün, ismi açıklanmayan bir İsrailli yetkili de benzer şekilde çatışma istemediklerini, ancak Türkiye’nin askeri varlığının genişlemesine müsaade edilmeyeceğini ifade etmişti.
Basında, Türkiye’nin T4 üssünü kontrol altına aldığı ve burayı hava savunma sistemleriyle doldurduğu yönünde iddialar yer almıştı ancak bu iddialara ilişkin resmi bir açıklama yapılmamıştı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 9 Nisan’da yaptığı açıklamada, “Deklare ettiğimiz üs bölgemiz yok” diyerek haberlere dolaylı yönden yanıt vermişti.
Bakan Güler’in açıklamalarında yer alan ‘çatışmasızlık hattı’ geçtiğimiz ay da gündeme gelmiş, ama Milli Savunma Bakanlığı bu konuda yer alan haberlere itibar etmeme açıklamasında [4] bulunmuştu.
Öte yandan, söz konusu mekanizmayı ‘teknik düzeydeki toplantılar’ ve ‘bir iletişim ve koordinasyon yapısı’ olarak tanımlayarak İsrail ile koordinasyonu doğruladı. Güler, Reuters’a verdiği demecinde ayrıca “Ancak çatışma önleme mekanizmasının bir normalleşme olmadığı unutulmamalı” dedi.
Türkiye’nin Suriye’deki varlığı
Bakan Güler’in açıklamalarına göre şu an Türkiye’nin Suriye’de 20 bini aşkın askeri var. Bu askerlerin çekilmesine yönelik herhangi bir planın bulunmadığını açıklayan Güler, Türkiye’nin bölgede kurduğu askeri üslerin ve kontrol ettiği alanların, ‘hem sınır güvenliği hem de terörle mücadele açısından hayati önemde olduğunu’ söyledi.
Bakan, bu durumun ancak Suriye’de ‘kalıcı barış ve istikrar sağlandığında, terör tehdidi tamamen ortadan kalktığında ve sınır güvenliği eksiksiz şekilde temin edildiğinde’ yeniden değerlendirilebileceğini belirtiyor.
Notlar:
[3] https://www.middleeasteye.net/news/turkey-and-israel-deconfliction-line-syria