Birleşmiş Milletler’in 80’inci Genel Kurulu New York’ta toplanırken, dünya gündemi Filistin meselesine odaklanmış durumda. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken, İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın da aralarında bulunduğu on ülke Filistin’i devlet olarak tanıdıklarını açıkladı. Önümüzdeki günlerde başka ülkelerin de bu adımı izlemesi bekleniyor.
1988’de Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ilan ettiği bağımsızlık, küresel Güney ülkelerinde hızla kabul görmüştü. Bugün BM üyesi 193 ülkeden yaklaşık 150’si Filistin’i tanıyor. Ancak Filistin hâlen BM’de yalnızca “gözlemci devlet” statüsünde; oy hakkı bulunmuyor. Tam üyelik için Güvenlik Konseyi’nin onayı gerekiyor ve ABD’nin veto yetkisi en büyük engel olarak duruyor.
Filistin Yönetimi, Mahmud Abbas liderliğinde Batı Şeria’da sınırlı özerklikle faaliyet gösteriyor; pasaport düzenliyor, sağlık ve eğitim hizmetlerini yürütüyor. Gazze Şeridi ise 2007’den bu yana Hamas’ın kontrolünde.
Çoğu ülke diplomatik misyonlarını Tel Aviv’de tutmaya devam ediyor. ABD, Trump döneminde büyükelçiliğini Kudüs’e taşımıştı. Filistinliler ise başkent olarak gördükleri Doğu Kudüs’te temsilcilik açan ülkeleri önemseyen bir tutum sergiliyor. Bugün Çin, Rusya, Almanya, Kanada, Mısır ve Güney Afrika gibi yaklaşık 40 ülkenin Ramallah veya Doğu Kudüs’te konsolosluğu bulunuyor.
Londra, Ottawa ve Canberra gibi başkentlerin açıkladığı tanıma kararlarının amacı, İsrail üzerinde siyasi baskıyı artırmak, yerleşim faaliyetlerini durdurmak ve barış sürecini yeniden canlandırmak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise tanımayı, Filistin Yönetimi’nin reform yapması şartına bağladı.
Eleştiriler, bu adımın sembolik olduğu yönünde. Zira Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkeler yıllar önce Filistin’i tanımasına rağmen çatışmaların seyrinde kayda değer bir değişiklik olmadı. Yine de tanımayı destekleyenler, bunun eşit statüde işbirlikleri doğurabileceğini savunuyor. Bazı uzmanlar, İngiltere’nin işgal altındaki bölgelerden gelen ürünleri yasaklama ihtimalini örnek gösteriyor.
İsrail, tanıma kararlarını “Hamas’ı ödüllendirmek” olarak yorumladı. Başbakan Binyamin Netanyahu, “Ürdün Nehri’nin batısında Filistin devleti kurulmayacak” dedi. ABD de Avrupalı müttefiklerinin hamlesine karşı çıktı; bazı Filistinli yetkililere yaptırım uyguladı, Abbas dahil heyetlerin BM toplantılarına katılımını engellemek için vizeleri iptal etti.
Filistin devletinin tanınması, pratikte bağımsız bir ülke gerçeğini yaratmasa da, uluslararası alandaki diplomatik dengeleri giderek daha görünür biçimde değiştirmeye başlıyor.