Ebu Gureyb Hapishanesi’nde ABD askerleri tarafından uygulanan sistematik işkence ve insanlık dışı muameleler, dünya kamuoyunda büyük tepki yarattı. Bu uygulamalar, Irak’ta radikal İslamcı grupların güçlenmesine zemin hazırlayarak IŞİD’in örgütlenmesine önemli ölçüde katkı sağlayacaktı.
Mehmet Can Karaca
Ebu Gureyb, Bağdat’ın 30 kilometre batısında bulunan bir hapishaneydi. 1960 yıllarında açılan bu hapishane Saddam Hüseyin iktidarında da kullanılıyordu. ABD’nin “Küresel Terörle Mücadele Kampanyası” adı altında gerçekleştirdiği Irak işgalinin ardından Ebu Gureyb, işkence ve yargısız infaz uygulamalarıyla dünyaca şöhret kazandı.
Ebu Gureyb, ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin 2003 yılı itibariyle gözaltı merkezi olarak işlev gördü. Saddam Hüseyin’in subayları, ABD ile iş birliğine girişmeyen eski rejimin bürokratları, yurtseverler ve rastgele sivillerden oluşan tutuklularının sayısı 2004 yılında 7 bini aşmıştı. ABD’nin işgal kuvvetlerince gözaltına alınan kişiler, hiçbir zaman mahkeme önüne çıkarılmadan Ebu Gureyb Hapishanesi’ne götürülüyordu. Burada tutuklulara karşı girişilen muamele, ilerleyen yıllarda “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında yargılanmaların yaşanmasına sebep olacaktı.
Sapık ve sadist askerler iş başında
Ebu Gureyb Hapishanesinde görev alan ABD işgal güçlerinden askerlerin tutukluları sorgulama konusunda yetkisi veya tecrübesi bulunmamaktaydı. Üst rütbelilerin muğlak “tutukluları konuşturun” emirleriyle hareket eden bu erler, tarihte en iyi belgelenen işkence suçlarından bazılarını gerçekleştirdiler.
ABD askerlerinin tutuklulara uyguladığı ve çeşitli aletlerle gerçekleştirdiği sistematik fiziksel şiddet, uyku yoksunluğu, tecrit, suya batırma, cinsel aşağılama, tecavüz gibi suçlar CIA’in (Merkezi İstihbarat Teşkilatı) “geliştirilmiş sorgulama yöntemleri” adı altında onaylanmış ve teşvik edilmişti. Bu insanlık dışı uygulamalar sırasında askerler işkenceye uğrayan tutuklularla gülerek fotoğraflar çekiliyor ve bariz bir şekilde bu uygulamalardan keyif aldıklarını gösteriyorlardı. Bu işkencelere dayanamayan ve ölen birçok tutuklunun varlığı da söz konusuydu. Sorgulama pratiğinin bilgi alma amacının arka plana itildiği bu eylemler, ABD askerlerinin sapkınca eğlence anlayışını ve işgalci zihniyetini gözler önüne seriyordu.
ABD bürokratları işkenceden hep haberdardı
Ebu Gureyb fotoğraflarının yayınlanmasından önce, ABD hükümetinin yetkililerinin bu durumla ilgili gerekli tüm önlemleri alma konusunda birçok fırsatı vardı. Aslında, Kızılhaç Uluslararası Komitesi (ICRC) düzenlediği raporla, 2003 boyunca kötü muameleye dair iddiaları hem sözlü hem de yazılı olarak ABD yetkililerine bildirdi. Mayıs 2003’te, ICRC, ABD hükümetine savaş esirlerinin yakalanma ve sorgulanma sırasında, toplama noktalarında maruz kaldığı kötü muameleye ilişkin 200’den fazla iddiaya dayanan bir bildiri gönderdi.
ICRC raporuna göre sıradan işkence sahnelerinden biri şu şekilde gelişiyordu:
Başına çuval geçirildiği ve plastik kelepçelerle ellerinin kelepçelendiği, işkence yapılacağı ve öldürüleceğiyle tehdit edildiği, üzerine idrar döküldüğü, başına, beline ve kasıklarına tekme atıldığı, ağzına bir beyzbol topunun zorla sokulduğu ve dört gün üst üste uykusuz bırakıldığı iddia edildi. Sorgucuların sırayla kötü muamelede bulunduğu belirtiliyor. ICRC’ye şikayet edeceğini söylediğinde ise daha fazla dövüldüğü ifade edildi. ICRC tarafından yapılan tıbbi muayenede, belinde kanama, idrarda kan, plastik kelepçelerle çok sıkı kelepçelenmeye bağlı olarak sağ elde duyu kaybı ve kırık bir kaburga tespit edildi.
İşkence sahnelerinin fotoğraflarının ordu içerisinde elden ele dağıtılması bazı askerlerin üst kademelere uygulamaları raporlamasına sebep oldu. Ardından ICRC’nin katkılarıyla gelişen ordu içi soruşturma ve işkence fotoğrafları ABD medyasının ilgisini çekti. 2004 Nisan ayında, CBS (Columbia Broadcasting System) ve The Washington Post gibi medya kuruluşları, Ebu Gureyb’de çekilen işkence ve aşağılamayı gösteren fotoğrafları yayınladı.
George W. Bush hükümeti işkencecileri aklayıp ödüllendiriyor
Dünya kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan bu görüntülerin ardından Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri olay hakkında soruşturmalar yürüttü. Dünya kamuoyundaki bu baskı, ABD hükümetini de işgal kuvvetleri hakkında göstermelik bir soruşturma başlatmaya itti. Soruşturmaların yanı sıra dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile ona bağlı bürokratları işkenceyi savunan ve aklayan ifadeler kullandı. Bush’a göre terörle mücadele kapsamında zorunlu önlemler alındığından, bu sorgulama yöntemleri ülkenin güvenliği için gerekliydi.
Soruşturmalar sonucunda üst düzey ordu yetkilileri ceza almazken bazı işkenceci erlere ödül niteliğinde cezalar dağıtıldı. 11 kişinin cezalandırılmasıyla sonuçlanan soruşturmalarda verilen hapis süreleri 3 ay ile 10 yıl arasında değişiyordu. 6 işkenceci askerin aldığı cezaların infaz süresi sadece 3-8 ay arasındaydı. Üstüne üstlük bir yılı aşkın ceza alan işkenceciler de erken tahliye edildi.
IŞİD, Ebu Gureyb işkencelerini örgütlenmek için kullandı
Ebu Gureyb Hapishanesindeki işkenceler hayatta kalan tutuklular için ABD’ye karşı büyük bir kin kaynağı oldu. İşgal nedeniyle Irak’ta dağılmış halde olan Saddam Hüseyin iktidarı ve ardında bıraktığı eski askerleri, terk edilmiş olduklarının bilincindelerdi. İlerleyen yıllarda kurulacak olan IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) gibi cihatçı örgütler, ABD işgaliyle kurulan koalisyon hükümetinin neden olduğu kaosu ve iktidar boşluğunu kullanacaktı.
Bu örgütler, Ebu Gureyb’de yaşanan işkenceleri kendi örgütlerinin propaganda malzemesi yaptılar ve bazı kesimlerden destek kazandılar. IŞİD, eylemleri ve temsil ettiği siyaseti böylece meşrulaştırma çabasındaydı. 2013’te, artık Irak devletinin kontrolünde olan Ebu Gureyb Hapishanesi, IŞİD’in saldırısına uğradı. Saldırı sonucunda hapishaneden yüzlerce tutuklu firar etti ve bunların çoğunluğu IŞİD saflarında çatışmaya başladı. IŞİD’in başka hapishanelere de yaptığı bu saldırılar sonucunda firar eden eski rejim askerleri, IŞİD’in askeri gücünü arttıran önemli bir etmen oldu. İlerleyen yıllarda yakalanan birçok eski mahkum, cezaevinde maruz kaldıkları kötü muamele ve işkencenin, onları radikal İslamcı örgütlere çektiğini, çünkü kendilerini koruma ve intikam alma amacı güttüklerini belirtecekti.
Kaynaklar
Human Rights Watch. (2004, June 9). The road to Abu Ghraib: Human rights abuses in Iraq. https://www.hrw.org/report/2004/06/09/road-abu-ghraib
Hersh, S. M. (2004, May 17). Torture at Abu Ghraib. The New Yorker. https://www.newyorker.com/magazine/2004/05/10/torture-at-abu-ghraib
BBC News. (2013, July 22). Iraq jailbreaks: Hundreds escape in Taji and Abu Ghraib. https://www.bbc.com/news/world-middle-east-23403564