Salı, Ekim 7, 2025
ideo
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
ideo
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
No Result
View All Result
ideo
No Result
View All Result

Taşı toprağı altın ama yabancıya ait…

Serkan Yücel Serkan Yücel
7 Ekim 2025
Yazı
Taşı toprağı altın ama yabancıya ait…

Ülkemizde sanayileşme ve kalkınmanın ihtiyaç duyduğu yoğun enerjiyi sağlamanın yolu kuşkusuz madencilikten geçiyor. Ancak bu işletmeleri özel sektöre ve özellikle yabancılara devretmek doğa tahribatı ve kaynak transferinden başka bir sonuç doğurmuyor. 

Sermayenin kâr hırsına terk edilen madencilik, artık sadece yeraltı kaynaklarının değil, ülkemizin egemenliğinin ve doğanın tehdit edildiği bir sömürü düzenine dönüşmüş durumda.

Bugün doğrudan sömürgeler olmasa da çok uluslu madencilik şirketleri başta Afrika, Asya ve Latin Amerika’da farklı tarzda da olsa sömürü düzenini büyüterek sürdürüyor.

Örneğin, Afrika’daki bazı ülkelerde Türkiye, Çin, Kanada veya Avustralya merkezli şirketler, düşük vergi ve çevre standartları sayesinde yerel halka çok az ekonomik fayda sağlayarak madencilik faaliyetleri aracılığı ile büyük çevresel tahribat yaratıyor. 

Türkiye’de ise yabancıların maden faaliyetlerini yürütmesinin tarihi Osmanlı zamanına dayanıyor. 1861 Maden Nizamnamesi aynı zamanda yabancıların maden işletmelerine hissedar olmasının önünü açmıştı.

Cumhuriyet’in erken döneminde madenler büyük oranda devletin kontrolünde olsa da sonrasında özel sektör madenciliğinin önü açıldı. Turgut Özal döneminde yabancıya devirler hızlanırken AKP döneminde 2004 ve 2005’te yapılan yasal değişikliklerle madenler, yerli ve yabancı sermayenin sınırsız sömürüsüne açıldı. Sonrasında gelen süreçte ormanlar, koruma alanları, milli parklar, meralar, su havzaları ve hatta askeri bölgeler madenciliğe tahsis edildi.

Bu uygulama ile ilgili insanlar şöyle de düşünebilir: “Bu şirketler tahribat yapıyor ama Türkiye’ye önemli bir gelir sağlıyor.” Ancak durum böyle de değil. Devlet düşünüldüğü gibi altın madenciliğinden önemli bir kazanç sağlamıyor. Çıkarılan madenden devletin aldığı pay diğer ülkelere göre çok düşük seviyede. Bu pay ortalama yüzde 2. Diğer ülkelerde bu pay yüzde 20’leri buluyor.  

Ayrıca verilen teşvikler de devlet hakkının düşmesine neden oluyor. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG) yayınladığı resmi rakamlara göre 2025 yılının ilk altı ayında yalnızca 17,5 milyar liralık gelir elde edildiği görülüyor. 

Diğer taraftan Çalık Holding, bünyesindeki Lidya Madencilik, MNG Gold gibi Türkiye menşeili firmaların Afrika’da yoğun altın madenciliği faaliyetinde bulunduğunu da not düşmek gerekir. Yani Kanadalı şirketlerin bize yaptığını, maalesef bizim burjuvalarımız Afrika halklarına aynı acımasızlıkla yapmakta beis görmüyor.

Uşak ve İliç örneği

Türkiye’de ise Erzincan İliç, Artvin Cerattepe, İzmir Efemçukuru ve Uşak Kışladağ gibi basına yansıyan pek çok örnekte olduğu gibi çevreyi sorumsuzca tahrip eden maden şirketleri kamuoyunun gündemine gelmiş durumda.

Merkezi Vancouver’da olan Eldorado Gold ve SSR Mining Türkiye’de altın madenciliği sektöründe faaliyet gösteren firmalardan yalnızca birkaçı. Üstelik işin daha da acı yanı, İliç-Çöpler madeni örneğinde olduğu gibi, bir Doğu Anadolu kasabasının işsizlik ve yoksulluk gibi kronik sorunlarından faydalanmaları da cabası. 

Öyle bir ilçe düşünün ki, bu sömürge şirketi dışında gerçek bir ekonomik faaliyet olmaması nedeniyle doğaya sınırsız zarar veren bu şirketin yaşattığı felakete rağmen insanlar madenin açılmasını tekrar bekleyecek hale gelmiş. 

İliç örneği bir yanda dururken diğer taraftan Uşak örneği ise çevresel tahribat örneği nedeniyle oldukça çarpıcı. Bu yıl medyada ‘Uşak’ta içme suyu tükendi’ haberlerini mutlaka göze çarpmıştır. İşte bunun en önemli sorumlusu Kanadalı şirket. 

2024 verilerine göre 375 bin nüfusa sahip Uşak’ta şehir merkezinde yaşayanların sayısı yaklaşık 265 bin kişi. Sayıştay raporlarına göre kent merkezinin yıllık su tüketimi 11,9 milyon m³ iken, 2006’dan bu yana Uşak’ta altın madenciliği yapan Kanadalı TÜPRAG şirketine ait Kışladağ Altın Madeni kuyulardan yılda 1,13 milyon metreküp su çekiyor. Şirketin 2024 tarihli Su Raporu’nda, maden prosesinde yıllık 32 milyon metreküp su kullanıldığı belirtiliyor. Rapora göre 2023 yılında toplam su çekimi 3 milyon 388 bin m³ olurken, bunun 1 milyon 136 bini yeraltı kaynaklarından sağlanmış. Aynı raporda, madenin yıllık net su tüketiminin 1 milyon 899 bin metreküp olduğu da ifade ediliyor.

Üstelik yerel halkın iddialarına göre CHP’li Eşme belediyesi de şirketin önemli destekçileri arasında… Eskiden madencilik karşıtı olduğunu iddia eden CHP’li Eşme Belediye Başkanı Yılmaz Tozan ise El Dorado-TÜPRAG Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz’ı kabul edip verdiği pozlar yerel halkın gündemine oturmuştu. 

Kalkınmanın stratejik unsuru olarak madencilik

Özet olarak geçmişte “kalkınmanın ve sanayileşmenin stratejik unsuru” olarak görülen madencilik, AKP döneminde piyasa temelli ve yatırımcı dostu modelle birlikte “sermaye çekme aracı” haline geldi. 

Yani sömürge madenciliğinin yeni tipi Türkiye’de yabancı şirketlere adeta bir çevresel tahribat hakkı verdi. Ayrıca (Ege’deki zeytincilik örneğinde görüldüğü gibi) stratejik ekonomik faaliyetlerin yok olması ve ekonomik kazancın yurt dışına aktarılması sonucunu doğurdu.

Ülkemizde sanayileşme ve kalkınmanın ihtiyaç duyduğu yoğun enerjiyi sağlamanın yolu kuşkusuz madencilikten geçiyor. Ancak bu işletmeleri özel sektöre ve özellikle yabancılara devretmek doğa tahribatı ve kaynak transferinden başka bir sonuç doğurmuyor. 

Türkiye’yi bu ayıptan kurtarmanın tek yolu, madenciliği yeniden kalkınmanın stratejik bir unsuru olarak konumlandırmak; bilimsel temelde, doğaya en az zarar verecek yöntemleri geliştirerek devlet kontrolünde planlı bir madencilik modelini hayata geçirmektir.

Serkan Yücel

Serkan Yücel

Diğer içerikler

Susacağız, samimi olacağız, kendi işimize bakacağız
Yazı

Susacağız, samimi olacağız, kendi işimize bakacağız

İnönü Alpat
5 Ekim 2025
İktidar içi çatlaklar: Halk kime güvenmeli?
Yazı

İktidar içi çatlaklar: Halk kime güvenmeli?

Deniz Ali Gür
2 Ekim 2025
Bahçeli’nin açtığı konu üzerine: Türkiye-Rusya-Çin ittifakı kurulabilir mi?
Yazı

Bahçeli’nin açtığı konu üzerine: Türkiye-Rusya-Çin ittifakı kurulabilir mi?

Erkin Öncan
20 Eylül 2025
Putin’e güven yüksek, Rus medyasına güven dipte, sosyalizm özleniyor: Rus halkı ne düşünüyor?
Yazı

Putin’e güven yüksek, Rus medyasına güven dipte, sosyalizm özleniyor: Rus halkı ne düşünüyor?

Erkin Öncan
22 Ağustos 2025
Marx’a ‘demokrasiye aykırılık’ kararı, Rusça konuşanlara baskı: Almanya’da savaş hukuku nasıl işliyor?
Yazı

Marx’a ‘demokrasiye aykırılık’ kararı, Rusça konuşanlara baskı: Almanya’da savaş hukuku nasıl işliyor?

Deniz Ali Gür
21 Ağustos 2025
ideo

© 2024 ideo

  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
  • Künye

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
  • Künye

© 2024 ideo