Kerem Gümre
Bugün, Sovyet halklarının emperyalist-faşist saldırganlığa karşı yürüttüğü Büyük Anayurt Savaşı’nın ardından, 24 Mayıs 1945 günü Moskova’da gerçekleştirilen tarihi Zafer Yürüyüşü’nün 80. yıl dönümü. Bu yürüyüş, yalnızca bir askeri zaferin değil, işçi sınıfının ve emekçi halkların insanlık onuru için verdikleri direnişin ve bedelini kanla ödedikleri bir kurtuluş mücadelesinin simgesi.
Yüz binlerce Sovyet yurttaşının büyük bir fedakarlık ve zorlukla direndiği savaşın hemen ardından, Kızıl Meydan’da düzenlenen bu yürüyüş, sadece Moskova’ya değil, tüm dünyaya devrime inanan ve onu korumak için canını mücadeleye adayan yurttaşlarıyla SSCB’nin barbarlığa karşı nasıl muzaffer olduğunu gösteriyordu.
Josef Stalin’in önderliğinde, zaferin mimarları Mareşal Georgi Jukov ve Mareşal Konstantin Rokossovski’nin de katıldığı törende Kızıl Meydan’dan on binlerce katılımcı yürüdü. Geçite katılan muzaffer Kızıl Ordu birliklerce savaş boyunca ele geçirilen düşman birliklerin sancakları ve gamalı haçlı flamalar, Lenin’in mozelesi önünde yere fırlatılarak üst üste yığıldı. 57 bin Alman savaş esiri de bu geçit töreninde, akla gelebilecek bütün insanlık suçlarına maruz bıraktıkları halkın önünde yürüdü. Bu yalnız bir askeri ritüelden öte, faşizmin mutlak yenilgisinin tüm dünyaya ilanıydı.
Mareşal Jukov, Lenin’in mozelesinden şunları söyledi: “Yoldaşlar, Büyük Vatanseverlik Savaşı sona erdi! Kazandığımız zaferin tarihte eşi benzeri görülmedi. Bu zafer; sosyalist düzenimiz, Bolşevik partimizin akılcı önderliği, Sovyet hükümetinin doğru politikası, yurdumuz halklarının politik ve vicdani birliği, Kızıl Ordu’nun devasa kudreti ve Sovyet halkının cesur emeğiyle gerçekleşti! Yoldaşlar! Alman emperyalizmine karşı çok büyük bedeller ödeyerek kazandık. Düşmanla girdiğimiz şiddetli muharebelerde pek çok silah arkadaşımız, halkımızın en iyi kızları ve oğulları kahramanca hayatlarını kaybettiler. Bu büyük kutlama gününde, onların kutsal hatırasını anarak, şunları söyleyeceğiz: ‘Sovyet anavatanımız için düşen kahramanlara sonsuz şan olsun!’.
Halkın birleşik mücadelesi
Bu zafer elbette kolektif bir iradeye aitti. Zaferin gerçek sahibi, Leningrad’da açlığa direnen anneler, Stalingrad’da düşmanı sokak sokak püskürten Kızılordu, Ural Dağları’na taşınmak zorunda kalan fabrikalarda hala ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan işçiler ve bütün bunların idaresini üstlenen önderlikti.
Sovyet halkı bu yürüyüşle, yıllar önce kendisini yok etmek üzere bu savaşı başlatan faşistlere, 27 milyon yurttaşının kaybının ardından bir tek cümle haykırıyordu: “Faşizme karşı insanlık kazandı!”
Bununla birlikte Zafer Yürüyüşü, sadece Sovyetler Birliği için değil, İspanya İç Savaşı’ndan Çin’e, Fransa direnişinden Yugoslav partizanlara kadar dünyanın dört bir yanındaki anti-faşist hareketlerin de tarihsel bir simgesi oldu. Aslında kutlanan, tüm dünya halklarının cansiparane mücadelesidir.
Bugün için ders: Faşizme karşı birlik
80 yıl sonra bugün, dünya genelinde sağcı, gerici ve faşizan eğilimler yeniden yükseltilirken, bu yürüyüş, insanlık tarihinin faşist eğilimlerden ibaret olmadığını, insanlığın ortak aklının ve mücadelesinin neleri başarabildiğini gösteren olaylardan biri. Bu nedenle, 24 Haziran 1945’te Kızıl Meydan’da yükselen “Zafer” nidaları, sadece geçmişe dair bir özlem değil, geleceğe de verilen bir mesajdır:
Halkın örgütlü gücünü hiçbir saldırı yenemez!