2025 Nisan HMGS sonuçları, AKP iktidarının plansız yükseköğretim politikalarının ve eğitimde piyasalaşmanın hukuk fakültelerinde yarattığı derin nitelik sorununu gözler önüne serdi. Kamusal, eşit ve kaliteli eğitim talebi de bu bağlamda geçerliliğini koruyor.
Ekin Gözek
2025 Nisan ayında gerçekleştirilen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Sınava katılan 5.818 hukuk mezunu arasında başarı oranı sadece %23 olarak gerçekleşti.1 Bu düşük oran, hukuk mesleğine adım atmak isteyen binlerce mezun için büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, sınavın uygulanma amacı ve mevcut yükseköğretim politikaları hakkında da ciddi soru işaretleri doğurdu.
Ne zamandır uygulanıyor?
31 Mayıs 2019’da Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan “Yargı Reformu Strateji Belgesi”nde hukuk mesleğindeki nitelik sorunu vurgulanarak, mesleğe girişte yeterlilik koşulu aranması önerilmişti. Bu belgeyi takiben, 24 Ekim 2019’da TBMM’de kabul edilen 7188 sayılı Kanun ile Avukatlık Kanunu’na, hukuk fakültesi mezunlarının staja başlamadan önce bu sınavda başarılı olma şartı getirildi.2 Uygulamanın 2023’te başlaması planlanırken pandemi gerekçesiyle 2024 Eylül ayına ertelendi. İlk sınavda başarı oranı %47 olarak açıklandı. HMGS’nin yılda iki kez, Eylül ve Nisan aylarında yapılması öngörülüyor.3
AKP ile artan hukuk fakülteleri
2002 öncesinde Türkiye’de 24 hukuk fakültesi varken, AKP’nin “her ile bir üniversite” politikasıyla yükseköğretim kurumu sayısı 76’dan 208’e, hukuk fakültesi sayısı ise 24’ten 82’ye yükseldi. Ayrıca, aktif olmayan veya öğrenci almayan 5’ten fazla fakülte daha bulunuyor.4
Nicelikteki bu artışa rağmen, yükseköğretime ayrılan kamu kaynakları azaldı. AKP, bu durumu “fırsat eşitliği” olarak sunmaya çalışsa da gerçek bambaşka: Ulaşımın imkânsız olduğu, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmadığı bölgelerde hızla açılan üniversiteler, yeterli akademik kadro ve bilimsel ortamdan yoksun. Binlerce genç, işsizliği ötelemek için kalitesiz eğitim kurumlarında sıkışıp kaldı.
Bu hızlı fakülte artışı, nitelikli ve bağımsız hukukçular yetiştirmek yerine yargıdaki krizi derinleştiriyor. Yeni fakültelerin çoğunda akademik personel yetersiz, kaynak desteği sağlanmıyor, bilimsel üretim yerine ezberci yöntemler dayatılıyor. Tüm bunlar, AKP’nin ihtiyaç duyduğu yandaş yargı kadrolarını hızlıca yetiştirme ve seçme amacına hizmet ediyor.
Sınav ve eğitimdeki tablo
Mevcut durum, 120 soruluk bir sınavla düzeltilemeyecek kadar büyük bir piyasalaşma ve yozlaşmanın ürünü. HMGS ise bu yozlaşmanın üzerini kapatan bir perde işlevi görüyor. Eğitim, tıpkı barınma ve beslenme gibi anayasal bir haktır ancak yıllardır özelleştirmeler ve sermaye yanlısı düzenlemelerle bu hak yok sayılıyor. Yasalar ve mevzuat iktidarın ihtiyaçlarına göre esnetilirken, öğrenciler akademik kadro yetersizliği ve kütüphane eksikliği gibi temel sorunlarla karşı karşıya, kanun maddelerini ezberleyerek elenmeye zorlanıyor.
Çözüm nerede?
Yüksek başarı ancak eğitimin kamucu, planlı ve eşitlikçi hale gelmesiyle mümkün olabilir. Ancak tablo tam tersi. Kamu kaynakları vakıf üniversitelerine aktarılırken, devlet üniversiteleriyle aralarındaki imkan farkı giderek açılıyor. Eğitim ticari bir alana dönüşürken, zaten pek olmayan fırsat eşitliği tamamen ortadan kalkıyor.
Çözümün yolu, kamusal, ücretsiz ve nitelikli eğitimden geçiyor. Bu da plansızca her ile üniversite açmakla değil, erişilebilir, planlı ve kaliteli üniversiteler oluşturmakla sağlanabilir. Hukuk fakülteleri, yargının yandaş eleman ihtiyacını karşılayan fabrikalar değil; evrensel hukuk değerlerini taşıyan ve toplumsal ilerlemeye katkı sunan kurumlar olarak yeniden kurgulanmalıdır.
Notlar:
- https://gazeteoksijen.com/turkiye/hukukta-alarm-zili-4-mezundan-3u-sinavi-gecemedi-244482 ↩︎
- https://resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/10/20191024-25.htm ↩︎
- https://www.turkiyehukuk.org/yargi-reformu-3-strateji-belgesi-analiz/ ↩︎
- https://artigercek.com/guncel/2002den-gunumuze-akp-iktidarinda-universiteler-bilimsel-arastirmalarda-geriye-gidis-hizlandi-129444h ↩︎