Leman dergisine yapılan son saldırı, matbaa ve yayın organlarına yönelik gerici şiddet geleneğini yeniden gündeme taşıdı. Bu tür saldırılar yalnızca bugünün meselesi değil; kökleri Osmanlı’nın son dönemine, 1909’da Tanin gazetesine yapılan linç girişimine kadar uzanıyor. Bu yazı dizisinde basına yönelik saldırıları yeniden hatırlatacağız.
Oğuzhan Aygen
Yakın tarihimizde bir gazetenin dinci gericiler tarafından hedef alınarak basıldığı saldırıların ilki, 31 Mart Ayaklanması sırasında Hüseyin Cahit’in çıkardığı Tanin gazetesine yönelik olmuştur. II. Meşrutiyetin ilanıyla sona eren Abdülhamid İstibdadı’nın ardından Osmanlı’ya bir özgürlük havası gelmiş; bu özgürlük özellikle basın alanında etkisini göstermiştir. Farklı görüşlerden pek çok gazete ve dergi bu dönemde yayın hayatına başlamıştır. Bu yayınlardan biri de Tanin gazetesidir. Tanin, 1908 yılında Hüseyin Cahit, Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım Kadri tarafından kurulmuş, ilk sayısı 2 Ağustos 1908’de yayımlanmıştır. Aynı zamanda İttihat ve Terakki Fırkası’nın mebusu olan Hüseyin Cahit Bey’in yönettiği gazete, İttihat ve Terakki ile özdeşleşmiş, adeta partinin yarı resmi yayın organı niteliğini kazanmıştır. İttihatçıların fikirlerini savunmuş, siyasal hayata doğrudan etki etmiştir.1 Tanin aynı zamanda Kurtuluş Savaşı yıllarında Kuvay-ı Milliye’yi de desteklemiştir.
31 Mart İsyanı, tarihimizdeki en önemli gerici ayaklanmalardan biri olarak Meşrutiyetin kaldırılması ve şeriat düzeninin geri getirilmesi amacıyla çıkarılmıştır. İsyanın fitili, Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey’in 6 Nisan 1909’da kimliği belirsiz kişilerce Galata Köprüsü üzerinde öldürülmesiyle ateşlenmiştir. O dönem çıkan İkdam gazetesinin aktardığına göre, Hasan Fehmi’nin cenazesine 30.000 ila 40.000 kişi arasında insan katılmıştır. Özellikle, isyanın kışkırtıcılığını yapan ve gerici söylemleriyle bilinen Derviş Vahdeti’nin çıkardığı Volkan gazetesi, bu olay üzerinden provokatif yayınlarını artırmıştır.2
Tüm bu gelişmelerin ardından 13 Nisan 1909 tarihinde isyan başlamıştır. Taşkışla’da bulunan 4. Avcı Taburlarının ayaklanmasıyla başlayan isyan, kısa sürede yayılmıştır. Bazı din adamları da isyana katılmıştır. Şeriat düzeni istediklerini belirten kalabalığın bir kısmı meclis binasına gelmiş ve Tanin gazetesi yazarı, aynı zamanda İttihat ve Terakki Partisi İstanbul Mebusu olan Hüseyin Cahit Yalçın’ın sürgüne gönderilmesini talep etmiştir.
Meclis önünde toplanan kalabalık, Hüseyin Cahit zannettikleri Lazkiye Mebusu Mehmet Aslan’ı linç ederek öldürmüştür. Ayaklanma sırasında isyancılar, Tanin gazetesi matbaasına da saldırmış; baskı makinelerini tahrip etmiş ve içerideki tüm eşyaları parçalamıştır. Bu nedenle Tanin, 17 Mayıs 1909’a kadar yayımlanamamıştır.3
Tanin’in saldırıya uğramasının nedeni, İttihatçı çizgide yayın yapması ve Abdülhamid İstibdadına karşı durmasıdır. Bu özelliklerinden ötürü gazete, gerici kışkırtıcılar tarafından “kâfir, dinsiz” şeklinde hedef gösterilmiş ve sonunda matbaası isyancı gericiler tarafından tahrip edilmiştir.
Baskın öncesi durum
Yakın tarihimizde en çok ses getiren ve günümüzde dahi sıkça tartışılan gazete baskını ise 4 Aralık 1945’te Tan gazetesine yönelik gerçekleştirilen saldırı. Bu baskında doğrudan dinci gerici kitleler değil; dönemin CHP iktidarı, gazetenin ilerici ve devrimci çizgisi nedeniyle bizzat rol oynamıştır.
1945 yılı itibarıyla, II. Dünya Savaşı sona ermiş; savaşın galipleri ABD ve SSCB arasında, esasen ABD’nin emperyalist saldırganlığından kaynaklanan bir Soğuk Savaş süreci başlamıştır. Türkiye’de ise daha savaş yıllarında devlet eliyle ilkel bir anti-komünizm kampanyası başlatılmıştır. Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ni mağlup etme ihtimali belirdiğinde, üst düzey yöneticiler Turan hayalleri kurmaya başlamış; bu doğrultuda Nuri Killigil gibi isimler, Nazilerle temas kurmak üzere Almanya’ya gönderilmiştir.4
Ancak Kızıl Ordu’nun faşistleri yeneceğinin anlaşılması üzerine, 1944 yılında Irkçı-Turancı gruplara yönelik devlet operasyonları başlatılmış; Nihal Atsız, Alparslan Türkeş gibi isimler tutuklanmıştır. Savaş sona erdiğinde ise Türkiye açık biçimde ABD safında konumlanmış, bu tarihten sonra ülkedeki tüm ilericiler ve devrimciler hedef haline getirilerek bir cadı avı başlatılmıştır.
Bu cadı avının başlangıç noktası, Tan baskını olmuştur. Gazeteyi çıkaran Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti, hayatlarını devrimci gazeteciliğe adamış iki önemli figürdür. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren gazetecilikle uğraşan Serteller, erken Cumhuriyet döneminde Resimli Ay dergisiyle Türk basınına yeni bir soluk getirmişler, Nazım Hikmet gibi isimler de bu dergide yazılar kaleme almıştır.
1926’da ilk olarak Milliyet adıyla yayın hayatına başlayan Tan gazetesi, dönemin Siirt mebusu Mahmut Soydan tarafından kurulmuş; ardından Ali Naci Karacan ve Ahmet Emin Yalman gibi isimlerin eline geçmiş, nihayet 1938’den itibaren Sertellerin yönetiminde 1945 yılına kadar yayınlanmıştır. Serteller, II. Dünya Savaşı yıllarında çıkardıkları Tan gazetesiyle hem anti-faşist hem de CHP karşıtı bir çizgi benimsemişlerdir.
1945 yılına gelindiğinde, CHP’ye karşı farklı kesimlerden yükselen muhalefet dikkat çekmeye başlamıştır. Celal Bayar – Adnan Menderes ikilisi ileride Demokrat Parti’yi kuracak, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Aziz Nesin, Sabahattin Ali ve Serteller gibi devrimci aydınlar da iktidara karşı pozisyon alacaktır.
Baskına giden yol
Serteller, “Görüşler” adında bir dergi çıkarmaya karar vermiştir. Anlaşmaya göre, Tevfik Rüştü Aras ve Adnan Menderes dergiye yazı yazacak; Celal Bayar düzenli demeç verecek, Fevzi Çakmak da destek sunacaktır. Ancak Bayar ve Menderes dergiden desteğini çekmiştir. Görüşler dergisinin yayımlanması, Tan baskınına giden sürecin kilometre taşı olmuştur. Sadece bir sayı çıkabilen dergi, yayımlandığı anda büyük yankı uyandırmıştır. Bunun ardından CHP destekli medya, Serteller ve Tan gazetesi aleyhinde çok sert bir anti-komünist kampanya başlatmış, asılsız ithamlarda bulunulmuştur. Hatta derginin kapağındaki “G” harfinin orak çekiçe benzediği iddia edilmiştir.5
Bu noktada baş provokatörlüğü Hüseyin Cahit Yalçın yapmıştır. Daha önce 31 Mart isyanında gericiler tarafından hedef alınan Yalçın, 36 yıl sonra bu kez gerici provokasyonun önünü açmıştır. 3 Aralık 1945 tarihinde Vatan gazetesinde imzasız yayımlanan “Kalkın Ey Ehli Vatan” başlıklı yazısıyla Tan gazetesine yapılacak saldırının doğrudan kışkırtıcılığını üstlenmiştir.
CHP gözetiminde linç
Yazının çıkmasından bir gün sonra, 4 Aralık 1945’te üniversite öğrencilerinin de yoğunlukta olduğu 10.000–15.000 kişilik kalabalık bir kitle önce CHP İl Başkanlığı önünde toplanmış, “Kahrolsun Komünizm, Kahrolsun Serteller” sloganları atılmış; ardından kalabalık, Tan matbaasının bulunduğu Sirkeci’ye yürümüştür. Durumu haber alan Zekeriya Sertel, İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ı arayarak yardım istemiş; ancak Vali yalnızca göstermelik önlemler almıştır.
Saldırganlar önce devrimci yayınlar da satan ABC Kitabevi’ni talan etmiş; ardından ellerindeki balta ve balyozlarla matbaaya girerek içerideki tüm makine ve malzemeleri parçalamıştır. Gazete kâğıtları yollara saçılmış, Tan levhası balyozla kırılmıştır. Saldırı saat 10.30’a kadar sürmüştür. Ardından kalabalık Eminönü’nden Beyoğlu’na yönelmiş, Berrak Kitabevi, Yeni Dünya ve La Turquie gazeteleri de tahrip edilmiştir. Polisin müdahale etmeyeceğini anlayan Serteller, Moda’daki bir eve sığınmış; saldırganlar ise vapurlarla Kadıköy’e geçmiştir. Ertesi gün gösteriler İzmir ve Bursa’ya sıçramış, bu illerde de ilericiler hedef alınmıştır.6
Baskın sonrası Tan gazetesi kapanmış, Sertellerin Türkiye’deki gazetecilik hayatı sona ermiştir. Saldırganlar ceza almazken, Serteller tutuklanıp yargılanmış; sonunda ailecek Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmışlardır.7 Yıllar sonra bu baskında Süleyman Demirel ve Turgut Özal’ın da yer aldığı iddia edilmiş, Demirel baskına katıldığını kabul etmiş ancak “kırıp dökme” kısmında yer almadığını söylemiştir.8
Tan baskınında CHP parmağı
Tan baskınının kimler tarafından organize edildiği sorusuna dair dönemin Sıkıyönetim Savcısı Kazım Alöç’ün “İfşa Ediyorum” başlıklı anıları dikkat çekicidir. Alöç, saldırının başında CHP’den milletvekili seçilen Ali İhsan Göğüş’ün olduğunu, saldırı sonrası Emniyet’te CHP müfettişi Alaaddin Tiritoğlu’nun göstericilere sigara ikram ettiğini aktarır.
1945’te Tasvir gazetesinin İstihbarat Şefi olan Tekin Erer de anılarında CHP’nin saldırıyı organize ettiğini belirtmiştir. Erer’e göre, CHP İstanbul teşkilatı 3 Aralık akşamı öğrenci yurtlarına ertesi gün sol yayınlara karşı miting yapılacağını duyurmuştur. Tasvir yazı işleri müdürü Necdet Baytar da Erer’e bu bilgiyi vermiştir.9 Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer de 1947 yılında TBMM’de yaptığı konuşmada Yurt ve Dünya, Adımlar ve Tan’ın TKP kontrolünde çıktığını iddia ederek, Tan’ı hedef göstermiştir.
Notlar:
- Türk Basın Tarihi Sempozyumu II. Cilt, sf. 787-790, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları. ↩︎
- Baki, Sezgin (2025), Tanin Gazetesi Penceresinden 1908 İnkılabına Kavramsal Bir Yaklaşım (Ağustos 1908 – Ağustos 1909) (Tez), Sf. 40-41, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı. ↩︎
- Sert, Emrah (2018), Tanin Gazetesinin Penceresinden Osmanlı İç Siyaseti (1908 – 1909) (Tez), Sf. 98, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı. ↩︎
- Mumcu, Uğur (1990), 40’ların Cadı Kazanı, sf. 2, um:ag Vakfı Yayınları. ↩︎
- Sertel, Yıldız (1993), Annem Sabiha Sertel Kimdi Neler Yazdı, Sf. 211, Yapı Kredi Yayınları. ↩︎
- Çebi, Murat Sadullah (1988), Siyasal Bir Muhalefet Aracı Olarak Tan Gazetesi (1935 – 1945) (Tez), Sf. 55, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü. ↩︎
- Kara, Serdar (2021), Muhalif Bir Gazeteci ve Yazar Olarak Zekeriya Sertel (Tez), Sf. 238-239, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bilim Dalı. ↩︎
- https://journo.com.tr/tan-gazetesi-baskini-olayi ↩︎
- Çebi, Murat Sadullah (1988), Siyasal Bir Muhalefet Aracı Olarak Tan Gazetesi (1935 – 1945) (Tez), Sf. 54-56, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü. ↩︎