MKE eski Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan ve ASSAN Group’un üst düzey yöneticileri, “askeri casusluk ve FETÖ bağlantısı” iddialarıyla tutuklandı. Dosya, kişilerin MHP bağlantıları ve AKP’nin çetelerle işbirliklerini gözler önüne seriyor.
Hasan Hüseyin Kapusuz
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “suç örgütü üyeliği” ve “casusluk” suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Makine ve Kimya Endüstrisi’nin (MKE) eski Yönetim Kurulu Başkanı avukat İsmet Sayhan, “Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahrip Etme, Amacı Dışında Kullanma, Hile ile Alma” suçlarından tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlik, 27 Ağustos’ta Sayhan’ın tutuklanmasına karar verdi.
ASSAN Group ve casusluk iddiaları
Aynı zamanda ASSAN Group Hukuk Danışmanı da olan İsmet Sayhan’ın, Mart 2025’te MKE’den ayrıldıktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 2025-2027 top mermisi tedarik planlarını ve gizli fiyat bilgilerini WhatsApp üzerinden şirketin sahibi Emin Öner’e sızdırdığı öne sürülüyor. Sayhan’ın, MKE’den dokuz personeli yasa dışı şekilde ASSAN’a transfer ettiği de iddialar arasında.
ASSAN Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Öner de 31 Ağustos 2025’te tutuklandı. Öner hakkındaki suçlamalar “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak; devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma ve çalma (askeri casusluk)” oldu. Ayrıca, TÜBİTAK ve MKE’den sızdırıldığı öne sürülen Hilal Projesi’ne ait pilot tahrip kalıbı ile dört teknik çizimi birebir kopyalayarak ticari kazanca dönüştürdüğü de suçlamalar arasında yer aldı.
Genel Müdür Gürcan Okumuş da “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma ve çalma (askeri casusluk), FETÖ üyeliği şüphesi (dolaylı bağlantı)” suçlamalarıyla 31 Ağustos’ta tutuklandı. Okumuş’un, 2018-2024 yılları arasında TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü iken ayrılarak ASSAN’a geçtiği, beraberinde 21 TÜBİTAK personelini de “kanuna aykırı biçimde” transfer ettiği iddia ediliyor. İktidar medyası, Okumuş’un TÜBİTAK MAM ve MKE’nin “Hilal Projesi” kapsamında geliştirdiği pilot tahrip kalıbı üretim ekipmanını uzun yıllara yayılan Ar-Ge ve kamu sermayesiyle geliştirilmiş haliyle kopyalayıp ASSAN’a taşıdığını öne sürüyor.1
İsmet Sayhan, ifadesinde kendini şu sözlerle savundu: “3 ay kadar kısa bir dönem görev yaptım. Bu dönem büyük çoğunlukla şirketin organlarının yapılanması, yönetim kurulu komitelerinin oluşturulması, iç yönerge değişiklikleri gibi uzmanlık alanım olan şirketler hukuku ile ilgili çalışmalarla geçti. Aynı dönemde Saha İstanbul Fuarı vardı, yaklaşık 15-20 günüm de bu fuar süreciyle geçti. Dolayısıyla bu kısa dönemde benimle herhangi bir irtibat, ilişki kurmak isteyen şirket, kişi ya da kurum olmadı. Şirket ile ilgili özellikle teknik konularda hiçbir vukufiyetim olmadı. Ben mühimmatın nasıl yapıldığını bilmem; buna vakıf olmam da bu süre zarfında teknik olarak mümkün değildir.”2
Yeraltı dünyası, MHP bağlantıları ve Yılmaz dosyası
Sayhan’ın adı, aynı zamanda İBB soruşturmalarının itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a suikast hazırlığından tutuklanan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “ülküdaşım” dediği Selahattin Yılmaz’ın kurduğu öne sürülen suç örgütüyle de anılıyor.
Suç örgütü lideri olmakla suçlanan Yılmaz’ın bürokrasi içindeki bağlantıları biliniyor. Alaattin Çakıcı başta olmak üzere organize suç dünyasının önde gelen isimleriyle yakınlığı sayesinde üniformalı ya da sivil pek çok üst düzey kamu görevlisiyle temas halinde olduğu biliniyor. Özellikle MHP çevrelerinde güçlü bağlantılar kurmuş durumda. Hatta “ağabeyi” olarak tanımladığı Alaaddin Çakıcı ile birlikte MHP lideri Bahçeli’yi ziyaret ederek fotoğraf çektirmişti. T24’ten Tolga Şardan’ın haberine göre, Yılmaz’ın gözaltına alınmasının nedeni, İBB’ye yönelik operasyonlarda itirafçı konumundaki iş insanı Aziz İhsan Aktaş’a yönelik suikast girişimi iddiasıydı. Ankaralı iki avukat, Semra Ilık ve Cem Duman’la birlikte kurdukları suç örgütü soruşturmasında İstanbul’da tutuklandılar.
Yılmaz’ın, Ankara’da Ayhan Bora Kaplan’ın cezaevine girmesiyle boşalan “gayri meşru piyasaya” hâkim olmak amacıyla faaliyetlerini başkente taşıdığı iddia ediliyor. Ayrıca kamuoyuna mesaj vermek ve “devlet arkamda” algısı yaratmak için sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarda yer alan eski Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin ve bazı yargı mensupları da dikkat çekmişti.
Siyasi bağlantılarını da unutmamak gerek. Yılmaz’ın MHP Genel Merkezi çevresindeki isimlerle temaslarını sıklaştırdığı biliniyor. Bu bağlamda, gözaltı operasyonunda tutuklanan fakat kısa sürede ev hapsiyle serbest bırakılan Turgut Öner’in ismi öne çıkıyor. Avukat Cem Duman da aynı gruptan. Duman’ın AKP’ye yakın görünmesine rağmen pek çok MHP’li ismin vekaletini üstlendiği biliniyor.
MHP’li olduğunu gizlemeyen iş insanı Turgut Öner’in kafesi, Ankara’nın önde gelen isimlerinin uğrak yeri. Selahattin Yılmaz da buranın müdavimlerindendi. Yılmaz’ın tutuklanmasının ardından Bahçeli’nin “ülküdaşım” diyerek yaptığı açıklamanın doğrudan AKP ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e mesaj niteliği taşıdığı, Öner’in kısa sürede tahliye edilmesiyle de bu mesajın alındığı görüldü. Öner, tutuklanmadan kısa süre önce Yılmaz’la birlikte, Bahçeli’nin eski koruma müdürü emekli emniyet müdürü Murat Mantuş’un kızının düğününe katılmış ve sosyal medyada paylaşmıştı. Mantuş’un adı, İstanbul’daki “yenidoğan soruşturması”nda şüpheliler arasında geçmişti.
Ankara ve İstanbul bağlantıları
Dosyanın tutuklu diğer isimlerinden biri olan avukat Cem Duman’ın, Yılmaz’la yakın zamana kadar ortak ticari faaliyet yürüttüğü, ancak yaşanan parasal anlaşmazlık nedeniyle yollarını ayırdıkları biliniyor. Yılmaz, bu süreçte Duman’ın hisselerinin sahibi oldu. Duman’ın eşi, Ankara’nın bilinen iş insanlarından Salih Bezci’nin şirketinde üst düzey yönetici konumunda. İddiaya göre, AKP Genel Merkezi’ne yürüme mesafesindeki Bezci Ailesi’ne ait Besa Kule yerleşkesindeki iş yerlerinden biri de Duman’ın kayınpederine ait. Buradaki “Öküz” adlı kafe-restoranın gerçek sahibi ise Ayhan Bora Kaplan’dı ve şu an kayyum tarafından işletiliyor.
Duman’ın İstanbul’daki bağlantıları da dikkat çekiyor. AKP’ye yakın medyada öne çıkan isimlerle kurduğu ilişkiler kamuoyuna yansımış durumda. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğluna ait televizyon kanalının çalışanı Tahir Sarıkaya ile yakınlığı, hatta Ahmet Hakan’la buluşmalarına aracılık etmesi bunun örneklerinden.
Dosyada adı geçen bir diğer isim avukat Semra Ilık’ın, cezaevinde bulunduğu sırada Aziz İhsan Aktaş’ı ziyaret etmesi ise büyük soru işareti. Ilık’ın Cumhurbaşkanlığı’na yakın çevrelerle bağlantılar kurduğu, kimi zaman da ulaşamadığı kişilerin isimlerini kullanarak nüfuz elde etmeye çalıştığı öne sürülüyor. Ilık’ın savunma sanayi sektörüne girmeye çalıştığı ve bu konuda Yılmaz’la işbirliği yaptığı konuşuluyor.
Burada Yılmaz’ın MHP ve Ülkü Ocakları bağlantıları da düşünüldüğünde, dosyanın anlamı ve derinliği çok daha net ortaya çıkıyor. Dahası, Sayhan’ın da MHP Genel Başkanı Bahçeli ile makamında çekilmiş bir fotoğrafının bulunması dikkatlerden kaçmıyor.3
MKE eski yönetim kurulu başkanının tutuklanması, iktidarın çürümüş yapısını ve derinleşen krizlerini bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkenin her yerine sızmış çeteler, ancak iktidarın kendi iç hesaplaşmalarında ceza alıyor. Halkın kişisel bilgileri sudan ucuzuna satılırken, devletin güvenliğiyle ilgili en hassas veriler bile çetelerin elinde pazarlık konusu ediliyor.
Notlar:
- https://www.dw.com/tr/assan-askeri-casusluk-soru%C5%9Fturmas%C4%B1-kim-neden-tutukland%C4%B1/a-73834341 ↩︎
- https://www.haberturk.com/mke-eski-baskani-ismet-sayhan-in-ifadesi-haberturk-te-guncel-haberler-3817950?page=4 ↩︎
- https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/selahattin-yilmaz-sorusturmasi-ulku-ocaklari-na-mi-gidiyor,51303 ↩︎