İstanbul’da yer alan Haydarpaşa ve Sirkeci garları halka hizmet eden kamusal ulaşım mekânları olarak değil, sermaye yatırımlarının yapılacağı Galataport vari tüketim vitrinleri haline getirilmek isteniyor.
Kent genelindeki mücadele genellikle Haydarpaşa üzerinde yoğunlaşsa da tarihi Sirkeci garının da hedefte olduğunu söylemek gerekiyor.
Son olarak bu hafta İstanbul’un simge yapılarından Sirkeci Garı’nın tarihi salonları ve içerisindeki İstanbul Demiryolu Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapatıldı.
Haydarpaşa Gar ve Sirkeci Gar binasında demir yolu çalışanları çıkartıldı. Bu iki binada, Sirkeci’deki tarihi Orient Express de dahil olmak üzere bütün işletmeler, dükkanlar, büfeler tahliye edildi.
Esasında Haydarpaşa da Sirkeci de uzun yıllardır sermayenin gözünü diktiği eşsiz mekânlar.
Haydarpaşa özelinde ise bu garın TCDD’den alarak kültür-sanat adı altında, tıpkı Galataport gibi zenginlere ve turistlere yarayan bir mekan haline getirilme çabası da oldukça eski.
Turizm, kültür-sanat gibi yollarla adeta bir aklanan bu rant projesi, kentin en güzel konumlarından birini elitlerin kullanımına açmayı planlıyor.
Haydarpaşa’nın hikâyesi: büyük yangın ve rant
Nisan 2005’te Resmî Gazete’de yayımlanan 5335 sayılı torba yasanın 32. maddesiyle, Haydarpaşa Garı ve Liman bölgesindeki taşınmazların satışı, devri, planlanması ve projelendirilmesine ilişkin yetki, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’ne devredildi.
Nisan 2006’da İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Haydarpaşa Garı çevresini “Tarihi ve Kentsel Sit Alanı” olarak tescilledi. Ancak bu karara rağmen, proje kapsamında gar binasında inşaat faaliyetleri başlatıldı.
Ulaştırma Bakanlığı, Marmaray projesi sebebiyle Haydarpaşa Garı’nın 2009’da kapatılacağını ve bu alanın uluslararası ticaret ile turizm merkezi olarak değerlendirileceğini duyurdu.
Kasım 2010’da garın çatı kısmında yangın meydana geldi. Restorasyon projesinde, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda, garın bulunduğu bölge “Gar, Kültürel Tesis, Turizm, Konaklama Alanı” şeklinde belirlendi.
Yangının ardından restorasyon çalışmalarına ancak 2016’da başlanabildi. TCDD, Ekim 2019’da Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait yaklaşık 29 bin metrekarelik depo sahasını “ticari amaçla kullanılmamak üzere” kiralamak için ihaleye açtı.
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, geçen yıl gerçekleştirdiği bir basın toplantısında, “Haydarpaşa ve Sirkeci’de tren olacak, kültür-sanat merkezi olacak, Millet Bahçesi olacak. Asla AVM ve otel olmayacak” diyerek, Haydarpaşa’nın sermayeye devredilmesi yönündeki niyetini açıkça ortaya koydu.
Bakan geçtiğimiz aylarda yağtığı açıklamada ise, Bu senenin kültür yolu hikâyesini Haydarpaşa ve Sirkeci üzerine kurguluyoruz, Venedik Bienali’nden etkilendik” diyerek garlara kepçeyi vuracaklarını ilan etmiş oldu.
Sonuç olarak, kent mekânlarının hafızasını ve kamusal niteliğini yok sayan bu projeler, Haydarpaşa ve Sirkeci gibi emekle, toplumsal yaşamla ve tarihsel belleğimizle yoğrulmuş alanları, sermayenin tüketim vitrinlerine dönüştürmeyi hedefliyor.
‘Kültür-sanat’ ve ‘turizm’ söylemleriyle cilalanan bu dönüşüm, aslında kentin en değerli noktalarını halktan kopararak elitlere, şirketlere ve turist endüstrisine sunuyor. Oysa bu garlar, ulaşımın ötesinde birer kamusal buluşma mekânı, yurttaşların ortak hafızamızın bir.
Soylulaştırma politikalarıyla, işçiler ve diğer yurttaşlar yerinden edilmekte, mekânlar piyasa mantığına teslim ediliyor.
Bu nedenle Haydarpaşa ve Sirkeci mücadelesi, yalnızca iki binayı savunma mücadelesi değil, hem demiryolculuğu hem de kent mekânlarından sosyal ve ücretsiz bir şekilde yararlanma hakkını savunmaktır.