Pazar, Aralık 28, 2025
ideo
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
ideo
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
No Result
View All Result
ideo
No Result
View All Result

“Rasyonalite”nin bedelini ücretliler ödüyor

Serkan Yücel Serkan Yücel
28 Aralık 2025
Yazı
“Rasyonalite”nin bedelini ücretliler ödüyor

Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak belirlendi ve böylece seçim dönemlerinde yüksek enflasyona rağmen asgari ücreti artırmak zorunda kalan AKP, seçimlerin ardından “rasyonalite” adı altında ücretleri baskılayan politikalara geri dönüşünü geçen yılın ardından tamamen perçinledi. 

Türkiye’de enflasyonla mücadele denince akla artık tek bir ‘çözüm’ var. O da faizleri artırıp ücretleri bastırmak. 

İktidarın sandık baskısı altında asgari ücreti yüksek oranlarda artırmak zorunda kaldığı yıllarda, yapılan zamlar, enflasyonun sebebi ilan edilmiş, ücretlilerin korunması neredeyse bir ekonomik suç gibi sunulmuştu. Bugün ise tablo tamamen tersine dönmüş durumda. Asgari ücret, “beklenen enflasyon” gerekçesiyle düşük oranlarda artırılırken, enflasyon hâlâ yüksek seyrediyor ve alım gücü asıl şimdi hızla eriyor. Yani ücretler bastırıldığı halde enflasyon istenildiği kadar düşmüyor. Bunun bedelini ise doğrudan emekçiler ödüyor. 

Hem 2018-2023 arasında hem de son iki yılda uygulanan politikalar, liberal iktisatçıların tezlerinin aksine alım gücünün baskılandığını ve emekçilerin fiyat artışları altında nasıl ezildiğini gözler önüne seriyor. Bunun nasıl gerçekleştiğini göstermek içinse biraz geçmişe gitmek gerekiyor.

KUR ŞOKU SONRASI ÇİFT ZAM DÖNEMİ

2019 Mart yerel seçimlerinde yaşanan kayıpların ardından iktidar, 2023 seçimlerine giden süreçte ekonomide belirgin bir yön değişikliğine gitti. 2021’in sonlarına doğru başlatılan faiz indirimleri, kısa sürede sert kur şoklarına yol açmış, bu şoklar da enflasyonu hızla yukarı çekmişti. O dönemde seçimlere yaklaşılırken Merkez Bankası politika faizini yüzde 10’a kadar indirmiş, ardından gelen kur artışlarıyla birlikte resmi enflasyon ise yüzde 70’in üzerine çıkmıştı.

O dönemde sandık korkusu ağır bastığı için asgari ücrete enflasyonun üzerinde zam yapılırken 2022 ve 2023’te yılda iki kere yapılan artışlar ücretli kesimlere kısa da olsa nefes aldırmıştı. Böylece seçimler sayesinde olsa da resmi enflasyon oranlarına kıyasla ücretli kesimlerin alım gücü bugüne oranla daha çok korunmuştu.

SEÇİM SONRASI U DÖNÜŞÜ

Ancak seçimlerin ardından tüm hikâye değişti. Şahap Kavcıoğlu–Nureddin Nebati döneminin sona ermesiyle birlikte ‘rasyonaliteye dönüş’ resmi politikası ile göreve gelen Mehmet Şimşek–Hafize Gaye Erkan yönetimi (sonrasında Fatih Karahan), yüksek faiz–düşük ücret eksenine dayanan ortodoks politikalara geri döndü. Bu yaklaşımı destekleyen liberal iktisatçılarla birlikte, ücret artışlarının gerçekleşen değil “beklenen” enflasyona göre yapılması resmi politika haline getirildi. Ücretlerin baskılanması, enflasyonla mücadelenin temel araçlarından biri olarak sunuldu.

Burada yeni dogmaya göre, maaşlar gerçekleşen enflasyona göre değil, ‘beklenen enflasyona’ göre artırılacaktı. Yani enflasyon varsa bile, ücretli bunu şimdiden kabullenecek, kemer sıkacaktı. Bu politikanın sonuçları ise oldukça ağır oldu.

2024 yıl sonu enflasyonu yüzde 44,38 olarak gerçekleşmesine rağmen asgari ücret geçen yıl yalnızca yüzde 30 artışla 22.104 liraya yükseltilmişti. Bu yıl da enflasyonunun yüzde 30 civarında olması beklenirken, asgari ücret zammı yüzde 27 ile sınırlı kaldı ve 2026 asgari ücreti 28 bin 75 lira olarak belirlendi. Aynı dönemde, Aralık ayında kira artış oranı yüzde 35,91 olarak hesaplandı.

Ayrıca TÜRK-İŞ’in verilerine göre Kasım 2025 itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 29 bin 828 liraya ulaşmış durumda. Böylece uzun bir aradan sonra ilk kez asgari ücret yeniden açlık sınırının altına düşmüş oldu. En son 2017 yılı için belirlenen asgari ücret, 2016 Kasım ayı açlık sınırının altında kalmıştı. O günden sonra asgari ücret, en azından kâğıt üzerinde açlık sınırının üstünde tutulmuştu.

Ancak günümüze gelindiğinde tablo son iki yıldır yeniden tersine dönmüş durumda. Emekçiler daha ilk alamadıkları maaşta açlık sınırının altında ezilmiş oldu. Türkiye’de asgari ücret ve komşuluğunda ücret alanların sayısının fazlalığı düşünüldüğünde bu tablonun yalnızca asgari ücretlileri değil, tüm çalışan kesimleri ilgilendirdiğini söylemek de yanlış olmayacak.

ENFLASYONUN ASIL SEBEPLERİ NELER?

Bu tablonun ortaya çıkmasındaki temel argüman ise ekonomi yönetiminin sıkça tekrarladığı, “Asgari ücret artırılırsa maliyetler şişer, bu da enflasyonu patlatır” tezi. Yalnızca patronlara yarayan bu görüş, Türkiye’deki enflasyonun yapısal nedenlerini görmezden geliyor. Oysa Türkiye’de ürün ve hizmet maliyetleri içinde işçilik payı tarihsel olarak düşük. Son yıllarda enflasyonu tetikleyen temel unsurlar ise döviz kuru şokları, dolaylı vergilerdeki artışlar ve yüksek kâr marjları. Bu nedenle Türkiye’de yaşanan sorun, bir talep enflasyonundan çok, bir kâr enflasyonu.

Ancak ücret artışlarının enflasyonist etki yarattığı tezi Türkiye’de artık bir bilimsel görüş değil adeta bir batıl inanç haline gelmiş durumda. Rakamlarla, verilerle, gerçeklerle defalarca çürütülmüş olmasına rağmen, sanki kutsal bir dogmaymış gibi tekrarlanıyor.

Oysa durum, mevcut politikanın alım gücünü çökertmekten başka bir işe yaramadığını ve milyonları fiyat artışlarının altında ezdiğini gösteriyor. Yani gelinen noktada, Türkiye’de enflasyonla mücadele adına uygulanan yüksek faiz–düşük ücret politikası ne enflasyonu kalıcı biçimde düşürebildi ne de refahı artırdı.

Mevcut yasalarda asgari ücret, işçinin aç kalmamasını garanti altına almak için var. Bu ücret, patronların vicdanına, “piyasanın dengelerine” ya da iktisatçıların teorik fantezilerine bırakılacak bir konu değil. Bunu düzeltmenin yolu ise emekçilerin kendi hakları için örgütlü biçimde mücadele etmesinden ve insanca bir yaşamı güvence altına alabilmesinden geçiyor. 

Serkan Yücel

Serkan Yücel

Diğer içerikler

ideo çeviri | Ho Şi Minh: Beni Leninizme Götüren Yol
Yazı

ideo çeviri | Ho Şi Minh: Beni Leninizme Götüren Yol

ideo
24 Aralık 2025
CHP Programına Tepkiler: Devrimcilik ve Solcu/Marksist Hocalar
Yazı

CHP Programına Tepkiler: Devrimcilik ve Solcu/Marksist Hocalar

ideo
12 Aralık 2025
AB’nin ‘Demokrasi Kalkanı’ Türkiye için ne anlama geliyor? 
Yazı

AB’nin ‘Demokrasi Kalkanı’ Türkiye için ne anlama geliyor? 

Erkin Öncan
30 Kasım 2025
Lenin Terazisi
Yazı

Lenin Terazisi

Cem İnan
19 Kasım 2025
ABD Suriye’de yaptırımları kaldırıp Şam’da askeri üsse çökecek
Yazı

ABD Suriye’de yaptırımları kaldırıp Şam’da askeri üsse çökecek

ideo
10 Kasım 2025
ideo

© 2024 ideo

  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
  • Künye

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Türkiye
  • Dünya
  • Yazı
  • Künye

© 2024 ideo