Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin önce Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda asansör ihmali sonucu hayatını kaybeden Zeren Ertaş, ardından da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Elif İzzah Zamir’in yaşamına son vermesiyle ‘Okumaya Geldik. Ölmeye Değil!’ çağırısıyla düzenlediği eylemlere destek veren 4 akademisyen, 1 idari personele rektörlük tarafından soruşturma açıldı.
Üniversite öğrencileri Zeren Ertaş’ın hayatını kaybetmesiyle Beytepe Öğrenci Yurtlarında sorumluların hesap vermesi, yurtlarda önlemlerin arttırılması için ışık açıp- kapayarak ses çıkarmıştı. Yurtlar önünde buluşan öğrenciler üniversite rektörlüğünü üniversiteye bağlı yurtlarda önlemleri arttırmak için harekete geçmeye çağırmıştı. 30 Ekim’de Sıhhiye Öğrenci Yurtlarında yaşamına son veren Tıp Fakültesi öğrencisi Elif İzzah Zamir’in ardından üniversite gençliği içerisinde artan ölümlere tepki gösteren öğrenciler Beytepe Merkez Yemekhane Önünde açıklama yapmıştı. Güvencesiz ve belirsiz bir geleceğin gün geçtikçe büyüdüğünü ifade eden öğrenciler, ” “Binlerce sıra arkadaşımızı okumak ile çalışmak arasında gidip gelirken, üç öğün bile beslenemezken herhangi bir ihtiyacını karşılayamıyorken kaç genç daha bu girdaptan çıkamasın istiyorsunuz? Öğrencilerin taleplerinin görmezden gelindiği, istek ve ihtiyaçlarının yok sayıldığı, karar alamadığı, özgürce davranamadığı üniversiteleri kabul etmiyoruz. En küçük biriminden en yüksek muhatabına kadar bizim çağrımız bir an önce öğrencilerin yaşam şartlarının iyileştirilmesi için adım atılmasıdır. Bizler insan onurumuz incitilmeden, haklarımız ve ihtiyaçlarımız gözetilerek yaşamak istiyoruz” demişti. Eylemlere katıldığı için üniversite içerisinde tehdit edilen bir kadın öğrencinin ardından öğrenciler yemekhane önünde tekrar toplanmıştı. Yapılan açıklamalara katılan 4 akademisyen, 1 idari personele üniversite rektörlüğü tarafından soruşturma açıldı. Soruşturmaların öğrencileri de kapsayacak şekilde arttırılacağı söyleniyor.
Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü’ne göre izin almadan ‘Yaşamak İstiyoruz.’ Demek suç sayıldı. 4 akademisyene açılan disiplin soruşturmasında gerekçe olarak yapılan eylemlerin rektörlükten izin alınmadan yapıldığı öne sürüldü.
Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi ve Hacettepe İş Yeri Temsilciliği: Öğrencilerin basın açıklaması, ülke halkının içinden geçtiği olağanüstü yoksulluk koşullarının üniversitelere yansımasının doğal bir sonucudur. Öğrenci yoksulluğu, kampüsteki barınma ve beslenme olanaklarının ucuzlatılmaması ve yaygınlaştırılmamasıyla birleştiğinde öğrencilerin okuldan kaydının aldırmasıyla sonuçlandığı gün gibi açıktır. Öğrencilerin içinden geçtiği yoksulluk koşulları maddi unsurların fazlaca ötesine geçmiş, depresyon ve intiharlara varan biçimler almıştır. Bugün hâlâ depresyona giren öğrencilerin, intihara meyilli olduklarını açıkça belirterek bölümlerine başvurduklarına dair duyumlar almaya devam etmekteyiz. Demokratik haklarını kullanan öğrencilerin hâlâ saldırı tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını, bu tehditleri sona erdirecek bir atmosferin oluşturulmasında yeterli adımların atılmadığını görüyoruz.
Tüm bu basın açıklamalarının ardından geçen süre zarfında, yemekhanenin ve yurtların ucuzlatılmadığını; atıl durumdaki yemekhanenin kullanıma açılarak bezdirici kuyrukların önüne geçilmediğini; psikolojik olarak zor günler geçiren öğrencilerin tespitine ve tedavilerine ilişkin güçlü önlemlerin hâlâ yetersiz kaldığını görüyoruz.
Öğrencilere yönelik açıldığı iddia edilen soruşturmaların ODTÜ’de doksanı aşkın öğrenciye disiplin soruşturması yoluyla uygulanan sindirme girişiminin Hacettepe ayağı olduğu açıktır. Akademik ve idari personele açılan soruşturma ise demokratik üniversite ve “Yaşamak İstiyoruz” taleplerini sindirme girişiminin ölçeğinin büyütülmeye çalışıldığını göstermektedir. Hacettepe Üniversitesi akademik ve idari personellerinin, ayrıca Eğitim-Sen’in bu girişimi dayanışmayla göğüsleyeceğini açıkça ifade ediyoruz.
Hacettepe Üniversitesi’nin dördü Eğitim-Senli olmak üzere 4 akademik, 1 idari personeline ve onlarca öğrenciye açtığı disiplin soruşturması, personelin ve öğrencilerin anayasal hakkının hiçe sayıldığı anlamını taşımaktadır. Dahası, üniversite yönetimi, öğrencilerin haklı taleplerini yönetime aktaracakları organik diyalog kanalları açmak yerine bu sesleri susturmayı ve “Yaşamak İstiyoruz” taleplerine ilişkin her türlü sürecin yürütmesini katılımcı olmayan seçeneklerle tekeline almayı tercih etmiştir.
Öğrencilerin basın açıklamasına katılmak, insan, toplum ve doğa yararına üniversite perspektifini yol haritası kabul eden başta Eğitim-Sen olmak üzere Hacettepe Üniversitesi’nin akademik ve idari personelinin demokratik hakkıdır. Eğitim-sen olarak, halkın çıkarlarını üniversitede savunmanın, öğrencilerin “Yaşamak İstiyoruz” taleplerine sahip çıkmaktan geçtiğini biliyoruz; buna dayanarak, öğrencilerin hak taleplerini destekliyoruz.
Üniversite öğrencilerinin içinden geçtiği olağanüstü yoksulluk koşullarında üniversite yönetimine düşen sorumluluğun ise anayasal haklarına dayanarak beslenme, barınma ve psikolojik destek talep eden öğrencileri soruşturmaya tabi tutmak değil, bu talepleri karşılamak üzere somut adımlar atmak olduğunu üniversite yönetimine hatırlatıyoruz.